Organ Naklinde Öncü Merkez
NEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Organ Nakli Merkezi’nin 2002 yılında kurulduğunu ifade eden Hastanemiz Organ Nakli Merkez Müdürü Prof. Dr. Tevfik Küçükkartallar, karaciğer ve böbrek naklinde Türkiye'de sayılı merkezler arasında yer aldıklarını söyledi.
Hastanemizde gerçekleştirilen organ nakli ameliyatları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Tevfik Küçükkartallar, “Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde organ nakli Merkezi 2002 yılında kuruldu ve ilk olarak solid organlardan böbrek nakliyle başlandı. Daha sonra 2012 yılında karaciğer nakliyle bu süreç devam ettirildi. Tabii bunun dışında kemik iliği nakli ve kornea nakli de hastanemizde mevcut olarak yapılmaktadır. Bizim bugünkü konumuz ilk olarak böbrek nakli ve karaciğer nakli. Karaciğer fonksiyonlarının normalde bir insanda yaklaşık 500 tane fonksiyonu vardır. Çok büyük bir fabrika gibi düşünmek gereken karaciğer vücuttaki en büyük soyut organ dediğimiz kitlesel organdır. Bu organın fonksiyonları zaman içerisinde herhangi bir nedene bağlı olarak bozulmuşsa veya doğuştan gelen bir hastalıkla bozuksa bu karaciğerin yerine alternatif bir tedavi yöntemi karaciğer nakli gerekir. Onun dışında herhangi bir tedavi yöntemi maalesef yok. Karaciğer nakli iki şekilde yapılıyor. Bir canlı vericili kişinin, hastanın yakınlarından kanunun onay verdiği dördüncü dereceye kadar akrabası olan bir kişinin rızasıyla ve tıbbi uygunlukla yapılabiliyor. Onun dışında beyin ölümü gerçekleşmiş, tıbbi tıbben bunun kararı onaylanmış uzman kişiler tarafından kadavra dediğimiz nakiller yapılıyor. Tabii ki gönül ister ki kadavra nakiller çok daha fazla olsun. Çünkü canlı verici nakillerde sağlıklı bir kişiyi hastanın yakını da olsa rızası da olsa tıbbi uygunluk da olsa onun organının bir parçasını almak gerekiyor. Ama kadavra nakiller de olsa beyin ölümü olmuş organ fonksiyonları saatler veya çok kısa birkaç gün içerisinde son bulacak ve toprak olacak. Organ nakli karaciğer, böbrek, kornea ve gereğinde diğer organlarından da alarak birçok kişiye umut olması için vesile oluyor” dedi.
“Hemodiyaliz Böbrek Yetmezliği Hastaları İçin Alternatif Bir Tedavi”
Böbrek nakillerinin nasıl ve kimlere yapıldığı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Tevfik Küçükkartallar, “Böbrek insanlarda sağ ve sol olmak üzere iki taraftadır. Böbrek fonksiyon bozukluğu olduğu zaman sağ ve sol da aynı anda fonksiyon bozukluğu oluyor. Çoğunlukla hipertansiyon, şeker hastalığı, glomula nefrit gibi dediğimiz hastalıklar sonucunda böbrek yetmezliği gelişebiliyor. Ancak bu doğuştan kaynaklanan bazı hastalıklardan da olabiliyor. Böbrek yetmezliği olan hastalarda böbrek nakline kadarki süreç içerisinde hemodiyaliz gibi bir geçiş tedavisini uygulamak durumunda kalıyoruz. Bu tabi ki böbrek yetmezliği hastaları için alternatif bir tedavi yöntemi. Ancak hiçbir zaman kalıcı bir tedavi değil. Dolayısıyla böbrek nakli kadavra ve canlı verici nakillerle bu hastaların beklenen yaşam süresi, topluma kazandırılması, sosyal faaliyetlerini yerine getirmesi için bir umut oluyor” diye konuştu.
“Nakille Kesinlikle Yarım İnsan Olmuyorsunuz”
Prof. Dr. Küçükkartallar canlı verici nakillerde vericiler de bir hayat kalitesinde düşmenin olup olmadığı ve yaş uyum gibi faktörlerin önemi konusunda ise şunları söyledi; “Bizim hem karaciğer naklinde hem böbrek naklinde donerlerimize ilk kurduğumuz cümle şu: Birincisi vericinin tabii ki rızasının olması gerekiyor. Bu kişiler hazırlıklar bittikten sonra böbreğinin birisini vermekle veya karaciğerinin bir kısmını hastaya nakletmekle kesinlikle yarım insan olmuyor. Tüm insanlar gibi bütün sosyal faaliyetleri yerine getirebiliyorlar. Evlenebiliyor, çocuk sahibi olabiliyor, spor yapabiliyorlar. Yani vericiler için kesinlikle hayatını etkileyecek bir ameliyat süreci değil. Hayat boyu ilaç kullanacak bir durum değil. Normal diğer insanların olduğu ameliyatlarda olduğu kadar karşılaşılabilecek risklerle hastaları ameliyat ediyoruz ve belirli bir süre içerisinde normal sosyal hayatlarına dönüyorlar. Tabi ki yaş önemli özellikle karaciğer nakli yaşla birlikte yağlanmaya başladığı için genellikle canlı verici nakillerde 40- 45 yaşın üzerinde çok fazla vericiyi kabul etmiyoruz. Böbrek nakillerinde çok bir yaş sınırımız yok. Vericinin kronik bir hastalığı olmadığı sürece veya böbreğini etkileyecek bir ilaç kullanmadığı sürece yaş sınırı yok. Her yaşta verici olabiliyorlar. Tabi ki şunu belirtmek lazım canlı verici nakillerde hem karaciğer hem böbrekte 18 yaşının üzerinde ve 18 yaşının altında olan kişiler verici olamıyorlar. Çünkü kendi sağlığı hakkında, kendi bedeni hakkında özgür iradesiyle karar verebilecek kanuna uygun yaşta olması gerekiyor ama tıbbi olarak belirttiğimiz gibi karaciğerde 40-45 yaşlarında olması gerekiyor. Bu da organ fonksiyonları açısından çünkü alacağımız organın kaliteli normal fonksiyonlarını yerine getirebilir durumda olması lazım. Ama böbrek naklinde iki ayrı organ olduğu için vericinin bir organını verdikten sonra diğer organı onun görevlerini yerine getiriyor o yüzden orada çok fazla yaş sınırımız yok.”
“Cuma Hutbelerinde Organ Nakilleri Vurgulanmalı”
Organ naklinin dinen sakıncalı olduğunu düşünen insanlar olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Küçükkartallar, “Hepimiz biliyoruz. İslam dini, yardımseverliği her zaman, her yerde, her şekilde ön planda tutan bir din. Özellikle ülkemizdeki din adamları, bir insana faydası olacaksa organınızı verin diyerek bazı yerlerde bunları vurguluyorlar. Onun dışında kanunen bunun garantiye alınması için ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı, fetva verebilecek en üst mercidir. 1979 yılında da bunun fetvasını vermiştir. Hem Kur'an'da geçen bazı ayetlere dayandırarak hem de alimlerin içtihatlarıyla bu konu açıklığa kavuşmuştur. Aslında hiç kimsenin aklında böyle bir olumsuz düşüncenin olmaması gerekiyor. Tabii toplumsal bilinç açısından Müslümanların çok daha fazla bir arada olduğu bayram namazlarında, cuma hutbelerinde bunların vurgulanması belki bu kafadaki soru işaretlerini giderebilir” şeklinde konuştu.
“Organ Bekleyen Çok Sayıda Hasta Var”
Son olarak Tevfik Küçükkartallar, NEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Bölümü’nün Türkiye'de ve dünyadaki yeri hakkında bilgi verdi. Organ nakli merkezinde tek başına cerrahların olmasının yeterli olmadığını ifade eden Küçükkartallar sözlerini şu şekilde bitirdi: “Cerrahlar olarak bizler işin ameliyat nakil kısmında bulunuyoruz. Ancak amaliyatın ön hazırlık kısmında nefroloji ekibi, gastroenteroloji ekibi, radyoloji, yoğun bakım uzmanları, gereğinde kardiyoloji, göğüs hastalıkları uzmanları ve onlarca sağlık çalışanı ile nakilleri gerçekleştiriyoruz. Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olarak böbrek nakli, karaciğer nakli, kemik iliği nakli ve kornea naklini icra ediyoruz. Tabii ki ilerleyen süreçte belki kalp nakli, akciğer nakillerinin de hastanemizde uygulanıyor olmasını hepimiz arzu ediyoruz. Çünkü bu konuda organ bekleyen çok sayıda hasta var. Ve karaciğer, böbrek naklinde Türkiye'de sayılı merkezler arasındayız. Sayısal anlamda tabii ki sayı önemlidir ama yaptığımız nakillerin hastalarının başarılı bir şekilde hayatını devam ettirmesi çok daha fazla önem arz ediyor.”